İnsan Hikâyeleri

Çok severim insan hikâyelerini… Tüm hikâyelerde insanlar yaşar, hayatlar yaşanır. İnsanlar yaşamak istediklerini, yaşanması gerekenleri, korkmadan yaşarlar hikâyelerde. Biz de yaşamalıyız, sen de yaşamalısın, ben de yaşamalıyım, çünkü yaşanacak tek bir hayatımız var.

Hep bir şeyleri yakalamaya çalışırız, bizim dünyamızın dışında başka bir şeyler oluyor ve biz onları kaçırıyoruz gibi. Hep bu hisle peşinden koşarız hayatın. Sevinçler yaşar, hatalar yapar, kırar, kırılır, küser, barışır, ama hep bizden kaçan bir şeyleri yakalamaya çalışırız. Ama ne yaparsak yapalım hep bir şeyleri kaçırmamak adına!

Ben hayatın peşinden koşuyorum, hem de delice… Tüm pencerelerim açık, hiç kapatmıyorum onları, değişen hava koşullarına göre kendimi hazırlıyorum sadece. İstediğim gibi yaşıyorum hayatı, hayal kuruyorum, hedeflerimi seçiyorum, plan yapıyorum. Sonunda bana geleni geldiği gibi kabul ediyorum, edemezsem, edemiyorsam, ya sessizce çekip gidiyor ya da değişiyorum, yeniden değişiyorum ve değişiyorum! Ne kendimi ne de başkalarını suçluyorum.

Yaşam işte bu! Sevinçler, üzüntüler ve güzel anlar… Güzel anlar bize kalsın, kötü anlar geri alınsın/yaşanmasın/unutulsun istiyoruz, bu mümkün mü? Yaşadığımız her şey bizim an’larımız. İstemeden yaşamış olsak ta hepsi bize ait.

Elbette “önce ben” diyeceğiz… Bundan daha doğal ne olabilir ki. Kim bir başkasını kendinden fazla tanıyabilir? Hikâyeyi yazarken kimi daha iyi anlatabiliriz? Bizim hikâyemizin kahramanı bizden başka kim olabilir ki! Hikâyemizdeki her şey bizim, hepsini biz yaratıyoruz. Sonra da beğenmiyoruz yarattıklarımızı ve kızıyoruz…

Kızıyoruz, suçluyoruz… Hala kapalı pencereden, camların arkasından dışarıya bakıyor, temiz havayı içimize çekmiyor, yenilenmiyor ve güneşi, rüzgârı, yağmuru hissetmiyoruz. Oysa bakmamız gereken “kendimiz”. İşte burası sözün başladığı yer…

Dedim ya severim insan hikâyelerini. Şimdi sen anlat kendini, sıra sende…


Güzel bir söz…
Hayattan korkmayın çocuklar; kendiniz için iyi ve doğru bir şeyler yaptığınız zaman hayat öyle güzel ki! Dostoyevski

Küçük bir öneri
Bir kâğıt kalem alın hemen. Hayatınızdaki kötü kişiler, kötü olaylar, kötü şeyleri yazın satır satır. Bitti mi? Katlayın kâğıdı. 2’ye katlayın, tekrar 2’ye katlayın, tekrar katlayın yeterince küçüldü mü? Şimdi onu çöpe atın, unutacağınız bir yere saklayın, yakın veya un ufak parçalayın, sifonu çekin…:))

Şimdi çıkartın defterlerinizi!
Hayatınızdaki iyi kişiler, iyi olaylar, iyi şeyleri yazın, detaylandırın, tarih, ilgili kişiler, yer, kıyafetinizin rengi, o andaki duygunuz, vb.…
Aklınıza kötü şeyler geldiği zaman, sıkıldığınızda, nefesiniz daraldığında, güzel şeyleri düşünün, hemen açın defterinizi okuyun, okuyun, keyfini çıkartın. Derin derin burnunuzdan nefes alın, ta karnınız dolsun, yavaşça ağzınızdan verin… 1,2,3,4,5,6,7,8,9, gevşeyin…