Gelecek ve sistem (2)
Bu yazıyı okumadan önce bu bölümü Gelecek ve Sistem (1) okumanızda yarar olabilir
Başarılı bir organizasyon için gerekli olanları sıraladık ve sürekli öğrenmeden bahsettik.
Öğrenme nedir?
Öğrenme yaşamadır, yaratmadır.
Seyrederek, okuyarak öğrenemeyiz. Öğrenmeyle şimdiye kadar yapamadığımız şeyleri yapar hale geliriz. Kendimizi yeniden yaratırız.
İnsanlar sadece kendi içinde ve kendi pozisyonunda yoğunlaşırlarsa da, tüm insanların birlikte iş yapmasıyla çözülecek sorunlar hakkında fikir sahibi olamazlar. Sorunlar çıkınca kendinin her şeyi mükemmel yaptığını ama “birilerinin işi bozduğunu” düşünürler.
Organizasyon bir bütündür. Organizasyonda aksaklıklar varsa sorun genellikle sistem, insanlar veya müşterilerdir. Oysa sorun içerdedir, dışarda değil. Yani bütününde ve birlikte sorumluluk alarak sorunu göremez, birlikte öğrenemezsek sorunu çözemeyiz. Şimdi eski bir masal anlatmanın tam zamanı.
Değerli bir mesel
Bir kurbağayı kaynar suyun içine koysanız kendini hemen dışarı atmaya çalışacaktır. Ama eğer bir kurbağayı oda sıcaklığında suyun içine koyarsanız ve korkutmazsanız, öyle kımıldamadan duracaktır. Bu arada suyun sıcaklığını yavaş yavaş arttırırsanız, çok ilginç bir şey olur. Sıcaklık yükselirken kurbağa hiçbir şey yapmaz. Tersine halinden keyfi çok yerinde gibi görünür. Sıcaklık yavaş yavaş arttıkça, kurbağa gittikçe daha çok sersemleyecektir, ta ki kaptan dışarı çıkacak hali kalmayana kadar. Onu dışarı fırlamaktan alıkoyacak hiçbir şey olmamasına rağmen, kurbağa orada oturup haşlanmayı bekleyecektir.
Niye? Çünkü kurbağanın hayatına yönelen tehditleri algılayan dahili aygıtı onu çevresindeki ani değişmelere programlamıştır, yavaş değişmelere değil.
Haşlanmış Kurbağa Meselinden çıkartacağımız ders; yavaş seyreden, kademeli süreçleri görmeyi öğrenmek, telaşlı hızımızı yavaşlatıp, ince görülmesi zor olana da dikkat etmektir. Yavaş bakmayı, görmeyi öğrenmedikçe kurbağanın kaderinden kaçınamayız.
En güçlü öğrenme doğrudan tecrübeyle olur. Gerçekten de yemeyi, sürünmeyi, yürümeyi ve iletişimi dolaysız sınama ve yanılmayla öğreniriz. Bir eylem yapar, sonuçlarını görürüz; sonra yeni ve farklı bir eyleme gireriz.
Problemler ve biz sistemin parçalarıyız. Çok sık duyarız, söyleriz “benim yapabileceğim bir şey yok, sistem böyle.” Peki, nedir bu sistem? Bir örnekle sistemi görelim.
Bir bardak suyun doldurulması.
“Bir bardak su dolduruyorum”. Bu bir sistem midir? Evet sistemdir.
Bardağı doldururken, su seviyesinin yükselişini gözleriz. Su seviyesi ile bizim amacımız olan “istenen su seviyesi” arasındaki farkı kontrol ederiz. Su istenen seviyeye yaklaştıkça, musluğun pozisyonunu suyun akışını yavaşlatacak şekilde ayarlarız, ta ki bardak dolup da musluğu kapatana kadar.
1. İstediğimiz su seviyesi
2. Bardakta o anki su seviyesi
3. İkisi arasındaki fark
4. Musluk pozisyonu
5. Su akışı
Değerli bir söz
“Kendi gelecekleri ile ilgili planları olmayanlar, başkalarının planlarına dahil olurlar.” Anthony Robbins
Değerli bir kitap
Geleceği Yönetmek, Ken Blanchard+Terry Waghorn.
Resim çekin; yarın nerde ve nasıl olmak istiyorsunuz? Hazırlanın; bulunduğunuz durum ile olmak istediğiniz durum arasında en kısa yolu çizin.
Değiştirin; olmak istediğiniz noktaya vardığınızda gücünüzü ve yeni rotanızı belirleyin.