Steve İşler ve Slumdog Kariyer

‘’Olmayacak şey istiyorsun:
Hissetmeden yazmalıymışım.
Doğurmadan emzirilir mi?’’ Goethe

Esin KALYONCU
Yeditepe Üniversitesi
İngilizce Okutmanı

Hani bazen öyle bir ağırlaşır ki yüreğinizdeki sıkıntı, çevresi, sınırı yok sanırsınız. İçine hayatınızda olan uzak yakın tanıdığınız kimler varsa sığacakmış gibi büyük, kocaman bir duygudur o anda hissettiğiniz. Kapladığı alan onca genişken bir siz ona sığmazsınız. İşte öyle bir andı.

Hayatın bana sunduğu hediyelerden biri gözüyle bakıp değer verdiğim sevgili Yasemin Sungur’un, katıldığım ilk Kitap ile Sohbet toplantısında kulağıma küpe olmuş ‘’Anda Yaşamak’’ kavramını koşulsuz hayata geçirmem gereken öyle bir an. Siz neler yaparsınız öyle anlarda bilmiyorum. Ancak benim üzüntüm öyle candan bir arkadaş sesi ile bile yatışabilecek türden değildi o gece.

Kendini zorda hissediyorsan, senden daha zorda olanları düşünüp şükret der annem her zaman. Ama ben, gündüz olmadığı ve artık evde hastalıklardan korumaya çalıştığım iki yavrum olduğu için, –yılda çok değil sadece birkaç kez yapabildiğim gibi– elimde mevsim çiçekleriyle hiç tanımadığım insanları sevindirmek üzere hastane ziyaretine de gidemezdim. Yine de bir başkasının benimkinden daha büyük sıkıntısında kendiminkini unutmak istedim o gece. Zaten hiç sevmediğim televizyonu açmak içimden gelmedi. Müzik? Yok. Ona da sığamadım. Yazabilirim düşüncesiyle bilgisayarımın başına oturduğumda ilişti gözüm kutuya. Zaman zaman DVD değiş tokuşu yaptığım iş arkadaşım tutuşturmuştu bugün elime. Film hakkındaki hiçbir detayı konuşacak fırsatımız bile olmamıştı. İlacım, kapak fotoğrafındaki yoksul görünüşlü çocukların hikâyesiymiş : SLUMDOG KARİYER!!!!

İç sesinizin beni Slumdog Milyoner diye düzelttiğini duyar gibiyim. Filmin kahramanı Jamal Malik’in hikâyesi bana göre milyonerlik yaşamına hazırlık yolunda yapılan uzun vadede bol kazanımlı bir staj niteliğindedir. İçinde bulunduğu koşulları seçme özgürlüğüne sahip olmamakla birlikte, Jamal Malik ‘’STAJ TECRÜBESİ’’ boyunca yeteneklerini amaca uygun olarak kullanmayı öğrenmeyi başarmış ve böylece kendi kariyer masalının hem çalışanı hem de işvereni olmuştur.

Filmin bana ilk hatırlattıklarından birisi, 1985 yılında Apple Inc. şirketinden kovulan, bugün aynı şirketin CEO’su olan Steve Jobs’ın Stanford Üniversitesi’nin mezuniyet töreninde yaptığı konuşmaydı.

Üniversite mezunu biyolojik annesinin evlilik dışı ilişkisinden dünyaya gelen Jobs evlatlık verilir. Ancak annesinin onu evlat edinmek isteyecek ebeveynden istediği önkoşul her ikisinin de üniversite mezunu olmasıdır. Tam da avukat bir evli çift tarafından evlat edinilecekken çiftin asılında bir kız çocuğu istediğine karar vermesi üzerine listede çocuk özlemi ile bekleyen bugünkü anne-babasına haber verilir. Annesi hiçbir zaman üniversiteye gitmemiş, babası ise lise eğitimini bile bitirmemiştir. Biyolojik annesi Jobs’u vermemek konusunda bir süre direndikten sonra ona bir gün mutlaka üniversite eğitimi aldıracaklarına dair söz veren bu şefkatli çifte çocuğu teslim eder. 17 yıl sonra verilen söz tutulmuş Steve üniversite eğitimine başlamıştır. Ancak neredeyse Stanford kadar pahalı bir üniversitede —Reed College — eğitim görmekteyken onu yetiştiren anne-babasının bütün birikimleri birkaç ay içerisinde tükenip gider. Bütün bunların pek de bir anlamı olmadığını düşünen Steve 6 ay sonra okulu bırakır. Başlarda bir süre bocalasa da yıllar sonra Jobs bu kararının hayatı boyunca verdiği en doğru karar olduğuna hep inanır.

Steve Jobs’un öyküsünün bundan sonraki kısmı bazı noktalarda Jamal Malik’inki ile benzerlikler gösterir. Steve’in de –annesini ve evini kaybeden–Jamal gibi yatacak bir yeri yoktur. Arkadaşlarının yurt odalarında yerde uyur; karnını doyurabilmek için meşrubat kutularının depozitlerini kullanır; Hare Krishna Tapınağı’nda haftada bir kez Pazar günleri besin değeri yüksek sağlıklı bir öğün yemek yiyebilmek için 7 mil yürür. Tıpkı sokaklarda yaşamak zorunda kalan, çöpten yiyecek bularak karnını doyurmaya çalışan, hatta bir dilenci çetesinin bile eline düşen Jamal Malik gibi Steve Jobs da bütün bunları bir kez olsun şikâyet etmeden, koşullardan şikâyetçi olmadan yapar ve yaşar. Hatta halinden hoşnuttur bile çünkü hayatındaki bu tuhaf duraksamanın aslında hayata dair merakını körüklediğine inanır. Olan bitenin, ona hayatı boyunca yardım edecek olan ‘’sezgilerini kullanma becerisi’’ ni kazandırdığını ve bunun paha biçilmez bir güç olduğunu söyler.

Bir süre sonra yerleşke duvarlarında gördüğü boy boy posterdeki ilanlara kayıtsız kalamaz ve Reed Üniversitesi’nin düzenlediği Hat Sanatı Kursu’na kaydını yaptırır. Serif ve San Serif yazı tiplerini, farklı harf birleşimlerini, arasında bırakılması gereken değişken boşlukları ve başarılı bir tipografinin bütün inceliklerini öğrenir. Farkına vardığı bu tarihsel ve sanatsal güzellikten son derece etkilenir. Hayatının hiç bir aşamasında ya da ortamında işe yarayacağını düşünmediği ama içtenlikle etkilenerek edindiği bu becerisi tam 10 yıl sonra ilk Macintosh bilgisayarı tasarlarken işine yarar.

Jobs okulu bırakmasaydı o kursa katılmayacak, bugün MAC çoklu yazı tiplerinden ve aralıklı yazılabilen karakterlerden yoksun olacak ve –Windows MAC’i kopyaladığından— bugünkü kişisel bilgisayarlar da muhtemelen bu özelliklere sahip olmayacak, Steve Jobs da henüz 30’una varmadan 4000 çalışanı ile 2 milyon dolarlık bir şirkete sahip olmayacak, kendi kurduğu şirketten 30 unda atılmayacak PİXAR’ı kuramayacak, animasyon filmleri yapılmayacak, Steve hayatının aşkı ile karşılamayacak ve ailesini kuramayacaktı. ‘’Her ne yaptımsa o işi severek, olabilirliğine inancımı yitirmeden, şikâyet etmeden yaptım,’’ diyor Jobs. ‘’Sevdiğinizi bulun,’’ diyor. ‘’Neyi ve kimi seviyorsanız onu arayın ve bulun. Henüz bulamadıysanız aramaktan vazgeçmeyin aramaya devam edin.’’

Jamal Malik de kardeşi ile birlikte annesiz ve evsiz kaldıkları o gün üçüncü silahşör olarak Latika’sını ailesine katmasaydı, ona kavuşma inancından onu aramaktan vazgeçseydi o yarışmaya katılmayacak ve Latika’ya kavuşamayacak ve asıl amacı bu olmamakla birlikte milyonlara sahip olamayacaktı. Filmi henüz seyretmeyenler olduğunu düşünerek bütün detaylara değinmekten bilerek kaçınıyorum.

Her iki gerçek kahraman için de yaşadıkları eski günlerin koşullarında her yaşantı sonrasında arkalarında bıraktıkları o izleri bugüne ulaşmak üzere birleştirmek, hatta birleştirmeyi düşünmek bile imkânsız gibiydi. Zira bütün yaşananlar günün koşullarında sadece birer sıkıntıdan ibaretti ve sorun teşkil etmişti. Hâlbuki sonrasında her bir deneyim, çözümün birer parçası ve refaha ulaştıran kariyer merdivenin birer basamağı gibi işlev gördü. Jobs da Malik de ‘’staj’’ dönemlerinde kendi işlerini kendileri yarattılar, yaptıkları her işe kafa yordular, meraklı, kararlı ve istikrarlı davrandılar. Hedeflerini önemsediler sıkıntılarına ve yaşam koşullarının getirdiği sorunlara değil hedeflerine odaklandılar.

Madem öyle; ben de verdim kararımı. Sabaha çıkmayacak içimdeki bu sıkıntı. Sabahı göstermeyeceğim ona çünkü sözüm var hem kendime hem oğullarıma: her yeni günü bir öncekinden daha güzel yaşama sözü. Böylece, oğullarımla geleceğimize uzanan merdiveni çizmek üzere birleşirken teker teker noktalar, her bir yaşantım anlamını bulacak ve o merdivenin tepesindeyken duyacağım huzur ve güven, kayıplarımın ve çektiğim sıkıntıların ödülü olacak.

Mutluluk da başarıda içimizde – ( Saliha Çetin )

bazen sıkıntılarımız çözümlerimizin de başlangıcı olabiliyor. Anlattığınız öykülerdeki gibi sevgili Esin. yazılarınızı severek takip ediyorum.

Yüreğinle git korkma! – ( Sonay Pekmezci )

Esin Hanımın yazısına, yorumuna hayran kaldım. Tıpkı beni bana anlatan, ne yapmam gerektiği öğüdünü veren bir kılavuz gibi geldi bana. yazılarının devamını dilerim…. TEBRİKLER…

Haklısınız Hocam!!! – ( Mehmet ÖZDAĞLI )

Bende bu öğüdü kendim tutamasamda insanlara hep vermeye çalışırım.Nedir bu öğüt Esin Hocam.Sonucunu henüz bilmediğimiz olay için boşuna üzülmek,endişelenmek ve bulunduğumuz zamanı mutsuz geçirmek. Aylarca endişelendiğim bir konuda zamanı gelince boşuna endişelendiğimi görüp geçen mutsuz yaşamıma kayıp olarak bakmışımdır.Bu anlamlı ve mutluluk iksiri taşıyan yazınız için sizi kutluyorum.Esen kalın Esin Hocam!!!

 

  Mutluluk da başarıda içimizde – ( Saliha Çetin )
bazen sıkıntılarımız çözümlerimizin de başlangıcı olabiliyor. Anlattığınız öykülerdeki gibi sevgili Esin. yazılarınızı severek takip ediyorum.
 
  Yüreğinle git korkma! – ( Sonay Pekmezci )
Esin Hanımın yazısına, yorumuna hayran kaldım. Tıpkı beni bana anlatan, ne yapmam gerektiği öğüdünü veren bir kılavuz gibi geldi bana. yazılarının devamını dilerim…. TEBRİKLER…
 
  Haklısınız Hocam!!! – ( Mehmet ÖZDAĞLI )
Bende bu öğüdü kendim tutamasamda insanlara hep vermeye çalışırım.Nedir bu öğüt Esin Hocam.Sonucunu henüz bilmediğimiz olay için boşuna üzülmek,endişelenmek ve bulunduğumuz zamanı mutsuz geçirmek. Aylarca endişelendiğim bir konuda zamanı gelince boşuna endişelendiğimi görüp geçen mutsuz yaşamıma kayıp olarak bakmışımdır.Bu anlamlı ve mutluluk iksiri taşıyan yazınız için sizi kutluyorum.Esen kalın Esin Hocam!!!