Anılarınızı Ziyaret Edin…
Koca koca fotoğraf albümlerinizi karıştırmaktan daha güzel bir şey yapın kendiniz için. Yola düşün. O bakıp bakıp iç çektiğiniz; çocukluğunuza, gençliğinize, o yılların geçtiği yerleri tekrar ziyaret edin…
Doğduğunuz ev artık sizin olmayabilir. Orada artık başka çocukların pantalonları, ayakkabıları eskiyor olabilir. Ama sokağınızdan geçin. Belki top oynadınız, belki de ip atladınız o sokakta. Mutlaka göreceğiniz bir şeyler vardır. Hala aynı yerde duran bir ağaç, tabelası ve sattıkları değişse de gülüşü değişmemiş bir “bakkal amca” bulabilirsiniz…
Anı ziyaretlerinden en önemlisi bence lise yılları ziyareti. Mezun olduğunuz liseye gidin mutlaka. Zilin sesi belki değişmiştir ama, her zil çaldığında söylene söylene çıktığınız merdivenler mutlaka aynıdır. 17 yaşınızı bulun orada. Belki okuldan çıkmak üzeredir. Belki teneffüse çıkmış, okul bahçesini turluyordur amaçsız.
Belki de hala orda öğretmenlik yapan bir öğretmeniniz vardır. Mesela ben annemle, annemin mezun olduğu liseye gitmiştim seneler önce. Annemim sınıf öğretmeni hala oradaydı. Düşünsenize sınıf öğretmeninizi çocuğunuz ile birlikte ziyaret ettiğinizi. Belki de o öğretmeni sevmiyordunuz. Ama mutlaka sizin gözünüzden bir kaç damla yaş akıtacak, çocuğunuzun mezun olduğu liseye yıllar sonraki ziyaretine kadar göremeyeceği şeyler göreceksiniz orada. Benim o zaman göremediğim, mezun olduğum liseyi her ziyaretimde gördüğüm gibi.
Bir de üniversite var tabii. “Ol”maya başladığımız yer… Üniversitenize gidin. Daha da önemlisi üniversitede okurken arkadaşlarınızla beraber ilk geçindirdiğiniz evin, yurdun sokağından geçin. Bakın bakalım hala sizi ders çalışmanızdan eden ufaklıklar top oynuyor mu oralarda…
Hep ileriye, hep daha yoğun, hep daha kargaşa dolu çekilmez bu hayat…
Anılarınızı ziyaret edin ara sıra..
Mustafa Öztürk