Şeker tadında bir bayram olsun

Hiç kendinize hediye verdiniz mi?
Hediye almayı severmisiniz, sanırım herkes sever, ya vermeyi? Ben vermeyi de çok severim, bu sıralarda en çok da kendime hediye veriyorum.
Bu yıl kendime çok hediye verdim, daha da vereceğim, neler vereceğimi de biliyorum, hazırladım, sıralarını bekliyorlar.
Bu yaz tatilimin yarısını kişisel gelişimim için kendimle başbaşa geçirdim. Kendimi dinledim, anlamaya çalıştım, anladıklarımı yazdım, fırsat verdim kendime, geçmişimi hoş gördüm, hoş uğurladım, geleceğimi hoş karşıladım. Hayallerimi hedeflerime karşı kışkırttım, hayallere dalıp hedeflerimi kızdırdım.
Kaybolmadan ikna olmuştum. Ben bana kocaman bir hediye hazırladım!
En sevdiğim renk olan masmavi parlak bir kağıt ile paketlenmiş, sürprizleri severim, hızla yırttım, açtım.
Önceliklerim, okuyacağım kitaplar, hobilerim ve onlara ayıracağım zaman, paylaşacağım bilgiler, sonuca ulaşacak projeler…
Ben planlı yaşamayı severim, ama plan kelimesi bana kocaman beyaz kağıtlara çizilmiş şehir/inşaat planlarını hatırlatır. Çözümü planlarımı bir hediye olarak kabul etmekte buldum.

Plan = Hediye

Hediye nedir?
Birini sevindirmek, mutlu etmek, kutlamak için verilen şey, armağan, ödül.
En son ne zaman kendinize hediye verdiniz? Hiç verdiniz mi?
Sorusunu işte bu nedenle sordum, planlı olmak isteriz, ama yapmayı sevmeyiz, yaparız, uygula/mayız/yamayız. İşte bu nedenle diyorum ki geleceğinizi kendinize bir hediye olarak sunun…
Konuşmaya başladığımız andan itibaren en çok şu sorunun yanıtını veriyoruz?

Büyüyünce ne olacaksın?
Hayal kurmaya başlıyoruz… Her gün/ay/yıl değişen cevaplar veriyoruz, ya da hiç değişmeyen…
Eğitim süresince de devam ediyoruz, şanslı olanlarımız/ şansı yaratanlarımız seçtiği meslek yolunda okulunu buluyor ve yolculuk başlıyor.
Yaşamımızda bize ait olan herşey birbirine bağlı, paylaşıyorlar bize ait olan zamanı.
Zamanımızın büyük bir bölümünü işimize ayırıyor ve işle ilgili uğraşlarla geçiriyoruz. Hatta yaşamımızın merkezine işimizi koyuyoruz. Maddi ve manevi ilişkimiz bir ömür boyu sürüyor/sürmeli.

Sonra, sonra, sonra, ya sonra ne olacak?
Okul bitti şimdi ne olacak?
İşe girdim şimdi ne olacak?
Bu benim seçtiğim yaşam/meslek, evet ama ben!
Evet ben seçtim, ama bu benim sevdiğim iş değil!
Ben sevdiğim işi yapmak istiyorum.
Şimdi ne olacak?
Ben üç yıl sonra nerede olacağım?
Ne yapa/cağımı/bileceğimi bilmek istiyorum.
…..
Yaşamımız iş + özel, geçmiş + gelecek hepsi bizim elimizde.
Geçmişimize teşekkür edip, geleceğimizi değerli, özel bir hediye olarak paketleyelim. En sevdiğimiz renk, en parlak kağıt ile, gösterişli bir de kurdele lütfen.
Kendinize kocaman bir hediye verebilmeniz dileğiyle…

Küçük bir öykü
Bir doktor, bir hastanenin baş hekimi, başarılı, insanlara yardım ettiği için mutlu. İçinde, yüreğinde gürültü var, özellikle kendi ile başbaşa kaldığında güm güm…
Bir gün, bir fırsat bulur, dinler, anlar. O şimdi bir araştırmacı-fotoğrafçı, sadece çiçek fotoğrafları çekiyor, ülkemizin çiçek çeşitlerini keşfediyor, çiçek haritasının çıkmasına destek veriyor.

Güzel bir söz
Gideceğiniz yeri bilmiyorsanız, vardığınız yerin önemi yoktur. Peter F.Drucker

Yasemin Sungur

————————————————————————————————————————

Güzel bir yorum….

kendime sevgililer günü hediyesi verdim:))) – ( ESİN KALYONCU )

hiç kimseye kızgın ve/veya kırgın olmamak tüy gibi hafif hissettiren bir duygu..
kanatlarınızı farketmenizi sağlayan bir hafifleme durumu…
tam da bu duyguyu yaşıyorum …
ve bu güzelliği tatmanızı diliyorum…
yaşadığınız bitirdiğiniz anları ve ilişikilerinizi/kişileri ve sevin…
çünkü onlar geçmişimizdir…
ve geçmişimiz bizi geleceğimize taşıyacak kanatlarımız olacaktır…

11.Şubat.2009
İSTANBUL

Ben hayatta en çok
Aşkı sevdim dostlarım
Ve aşık olmayı
Aşka sunmayı kendimi ve
Aşkla sunmayı
Yalanlara– bilgece–
Kanmayı
Ve hatta bazan
Kanmış gibi yapmayı…
Kıskanmayı
Sakınıp kollamayı
Bir de madem olmadı;
Takıp sepeti koluna
Yollamayı
Pişirip taşırmayı
Mantı açmayı
Yaprak sarmayı
Ya gülmeyin;
Ütü yapmayı
Ve vallahi
Bulaşıkları yıkamayı
Aklayıp paklamayı
Yatakları, dağılan
Oyuncakları toplamayı,
Ve sonra
Giyinip boyanmayı, ve
İçten gülücüklerle
Yürekleri hoplatmayı
Emzirmeyi ve de
Doğurmayı
Ah evet, evet
Anne olmayı
Ve herşeyi
Ve hepsini
Anılara sarıp,
Zihnime durmaksızın
Oyun oynayan
Kocaman bir
Sır gibi saklamayı…
Ben hayatta en çok
—pişmanlık duymadan hem de—
KADIN OLMAYI
SEVDİM dostlar,
KADIN OLMAYI….