Title Image

Çok susadınız, ne yaparsınız?

Çok susadınız, ne yaparsınız?

Su içmeniz gerek, su ise bahçedeki kuyuda. Kendinizi kuyuya atar mısınız?

Kuyunun derinliğini bilmiyorsunuz. İçinde su var mı bakmadınız. Nasıl tekrar dışarı çıkarım diye düşünmediniz.

Oysa kuyunun içindeki suya ulaşmak için kovayı kullanmanız gerekiyor. Kovanın ipini yavaş yavaş bırakmalı, kovanın yan duvarlara çarpmasını engellemeli, çünkü size su getirmesi için sağlam kalmalı, suya ulaştığı anda çıkartacağı sesi duymalısınız. Kovanın dengesini sağlayarak suya daldırıp doldurmalı, yavaş yavaş, içindeki suyu dökmeden kovayı dışarı çekmelisiniz. Dengeyi bozmadan, panik yapmadan.

Aman dikkat, kova size yaklaştıkça dengesini korumak daha zordur. İşte o an; kova göründü, su kovanın içinde, kovanın dengesi sağlanmış.

O da ne? Kovanın içinde sanki fırtına var, su bir o yana, bir bu yana…

Çok susadınız, ne yaparsınız?

Çay, kahve, cola ya da meyve suyu mu içersiniz? Nedir tercihiniz?

Hangi ilan sizi çağırıyor?

İlanın şifrelerini çözün. İlanda verilen bilgileri kodlayın, hedefi yakalayın. Hangi sektör, nasıl bir şirket, nasıl bir iş, ilanın görünümü, büyüklüğü, dili. Mesaj açık seçik anlaşılıyor mu? İş tanımı ortaya çıkmış mı? Pozisyon kime bağlı?

Ne aradığınızı biliyor musunuz?

Gazetede, insan kaynakları sitelerinde yer alan ilanlara bazen onlarca, bazen yüzlerce, bazen binlerce kişi müracaat ediyor.

Tüm özgeçmişler aynı görünümde, benzer bilgiler içeriyor.

Nasıl bir fark yaratacaksınız, özgeçmişinizi gönderirken?

Gönderilen özgeçmişlerin yüzde kaçı ilk cümlelerden eleniyor, yüzde kaçı tam olarak inceleniyor ve yüzde kaçı ile ilk görüşme yapılabiliyor?

Özgeçmişin ilk bölümünde en güçlü yanlarınızı, deneyiminizi ve neden o işe uygun olduğunuzu, gerçekçi, doğal ve size ait sıcak ifadeler ile anlatın. Her ilana aynı özgeçmişi göndermeyin, ilana göre değişiklikler yapın.

Özgeçmişinizde yazdığınız tüm bilgilere, tarihlere, isimlere hakim olun. Soru geldiği anda tereddüte düşmeden anlatabilmelisiniz.

Ön yazı ekleyin, bu ön yazıyı sizinle görüşme yapacak kişinin adına yazın.

Müracaat edeceğiniz şirketi araştırın, telefon edin, mülakat yapacak kişinin ya da insan kaynakları müdürünün ismini öğrenin.

Özgeçmişinizin nasıl göründüğünü öğrenmek için çıktısını alın. Deneyim ve bilgisine saygı duyduğunuz bir büyüğünüze gösterin, hedeflerinizi ve amacınızı anlatıyor mu? İlk kez okuyan, hakkınızda ne düşünür?

Mülakatçınız kim?

Sizi ilk görüşmeye davet ettiklerinde, şirket hakkında daha çok bilgi edinmeye çalışın. Sizi arayan kişinin adını, telefonunu alın, sizinle görüşecek kişinin adını, unvanını öğrenin. Soru sormaktan çekinmeyin.

Mülakatçı ile iyi bir görüşme yapmak sizin elinizde. Unutmayın her görüşme için iki kişi şart. Hazır olun. Kendinizi rahat hissedeceğiniz düşünceler, örnekler geliştirin.

Ne istediğinizi biliyorsunuz.

Ne istemediğinizi de…

Çok susadınız, ne içersiniz?


Bir Öneri…

1978 yılında ilk mülakatımı yapmıştım. O günden bugüne okuduğum özgeçmişlerin, yaptığım görüşmelerin sayısını tahmin bile edemiyorum.

En çok satış bölümü için görüşme yaparken heyecan duyarım. Satış için seçtiğim, yönlendirdiğim kişileri takip ederim.

Kişinin bireysel performansını en güzel ölçebileceği ve kariyer gelişiminde en hızlı mesleklerden biridir satıcı olmak, satış yapmak.

Ve diyorum ki, hangi bölümde okumuş olursanız olun, kariyerinizin başlangıcında hangi mesleği seçmiş olursanız olun, en az 6 ay satış bölümlerinde çalışın, bir şey satın, bir ürün veya bir hizmet, ama satın…

Mesel

Bir firmanın insan kaynakları müdürü vefat eder ve göğe yükselir. Kapıda melek onu karşılar ve şöyle der: “Size bir şans vereceğiz. 24 saat boyunca cehenneme ve 24 saat boyunca da cennete gideceksiniz. Hangisini daha çok severseniz sonsuza kadar orada kalma şansınız olacak.”

İnsan kaynakları müdürü bu fikri gereksiz bulur ve şöyle der: “Aslında ben seçimimi çoktan yaptım. Bu yola başvurmamıza gerek yok. Ben cennete gitmek istiyorum.”

Melek bunun imkânsız olduğunu söyler: “Buranın da bazı kuralları var. Bu nedenle dediğimi yapmanız gerekir. Sonra seçim sizin.”

Müdür çaresiz kabul eder. Bir asansöre biner ve yerin yedi kat altına iner. Kapıdan içeri girdiginde bir bakar ki, yemyeşil bir golf sahasının üzerinde ve bütün sevdiği arkadaşları orada. Şeytan bile çok sevimli ve ona iyi davranıyor. Bütün gün golf oynarlar, beraber yemek yiyip, içki içerler. Müdür çok eğlenir ve zamanın nasıl geçtiğini anlamaz. 24 saat dolunca asansörle yukarı çıkar ve cennetin kapısından içeri girer.

Cennet de güzel ama fazla sakin bir yerdir. Bütün gün bulutların üzerinde arp calıp şarkı söyler. 24 saat dolunca tekrar meleğin karşısına çıkar.

Melek sorar:

“Evet, kararınız nedir?”

Müdür cevap verir:

“Bunu söyleyeceğimi hiç sanmazdım ama cehennemde daha iyi vakit geçirdim, oraya gitmek istiyorum.”

Bunun üzerine asansörle yerin yedi kat altına iner. Bir de görür ki her yer çöp dolu, pis koku sarmış etrafı. Dün cok eğlendiği arkadaşları da çöpleri topluyor. Şeytana sorar: “Dün burası bir golf sahasıydı, yemek yedik, içki içtik. Bugün ne oldu, durum neden böyle?”

Şeytan cevap verir: “Dün seninle iş görüşmesi yapıyorduk. Bugün seni işe aldık!”

😆  Tebessüm olsun hep yüzünüzde…